| |||||||||||||||
| |||||||||||||||
HABER ARAEN ÇOK OKUNANLAR |
![]() ALLAH'IN VARLIĞININ DELİLLERİ MANTIKSAL KANITLAR
ALLAH IN VARLIĞININ DELİLLERİ-ATEİZMİ ÇÜRÜTEN DELİLLER ALLAH İNANCI http://www.ilmedavet.com/allah/tefekkur-damlalari **"İnanmak istemeyen birisi için Milyonlarca delilin bir değeri olmaz" S-1-Allah ın varlığı ve birliği Evrendeki uyumla nasıl ilişkilendirilebilir? S-1-Evrendeki uyum-denge ve düzen-kompleks ama sistemli yapıyı düşünerek ,Allah ın varolduğu düşüncesine nasıl ulaşabiliriz? (Allah ın varlığının kanıtları:Her varlığı çevresine uygun,çevresini de varlığa uygun yaratması:Gül denizde,balık karada,yaratılmamış.Yani her şey yerli yerinde yaratılmış. Evrendeki düzen,Herkesin farklı parmak izi,Evrende gelişim ve değişimin olması(Her hafta milyarca hücremizin yenilenmesi,yaşın ilerlemesi,günlerin değişmesi),Milyarlarca insanın farklı yüze sahip olması(Milyarlarca farklı resim çiz ama hiçbiri birbirine benzemesin! Evrenin başlangıcının olması,Hareket varsa hareket ettiren olmalı hemde bu hareketli ve bilgili,akıllı olmalı. İnsan varoluşu, ana rahminde can bulan tek hücre ile başlar. Yalın, küçücük, minicik, basit, ancak mikroskopla görülebilen, belli-belirsiz tek bir hücre ile. Fakat kısa bir süre sonra bu tek cenin'e (embriyo'ya) dönüşüyor. Milyonlarca kemik, kas, sinir, deri ve kıkırdak hücresinde oluşan bir canlı biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Sonra bu hücrelerden çeşitli organlarla bu organların işitme, görme, tadma, koklama ve dokunma gibi fonksiyonları oluşuyor. Sonra da en büyük harikalar ve en çarpıcı sırlar, yani kavrama, konuşma, bilinç ve sezgi yetenekleri ortaya çıkıyor. Aslında bu kanıtlara gerek yok bütün canlılar ve varlıklar kanıttırlar.Örneğin,ateistler ortada bulunan bu sanata tesadüf deme basitliğine düşüyorlarsa ;milyalarca canlı türünden sadece bir tane ve küçüçük bir sivrisinek yaratsınlar!!!Sonra nasıl tesadüf diyorlarsa desinler!!! Evrendeki her şeyde ,düşünen,araştıran insan için Allah ın varlığını gösteren kanıtlar vardır. ALLAH'IN VARLIĞININ KANITLANMASINDA KULLANILAN KLASİK DELİLLER Varın ispatı, yokun ispatından her zaman daha kolaydır. Bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduğunu, bir tek elmayı göstermekle ispat edebiliriz. Halbuki yokluğunu iddia eden kimse bütün yeryüzünü, hatta kainatı dolaşıp, ancak ondan sonra onun yokluğunu ispat edebilir. Bu ise, imkansızlık çapında bir zorluk demektir. Öyleyse diyebiliriz ki; yok, hiçbir zaman ispat edilemez... Hudus delili: Hudus, sonradan olma demektir. Hudusun en büyük delili değişmedir. Bir varlıkta değişme varsa bu hareketin bir ilk noktası olacaktır. İşte o noktadan önce o şey varlık sahasına çıkmamıştı. Henüz yoklukta isen var olmayı kendi kendine irade edemeyeceğine ve buna güç yetiremeyeceğine göre bu var oluş Allahın yaratmasıyla gerçekleşmiş demektir. Maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kainatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi vakıalar, bu varlık aleminin bir başlangıcı olduğunu gösteriyor. O halde bu varlığı vareden/değiştiren ve ondan önce varolan Ondan daha büyük olan ,varlığın bütün özelliklerini/Yasalarını bilen ;Başlangıçsız-üsütn bir varlık olmalıdır Bu da Allah tır. Gözlerimizi mikroplara karşı koruyan kim? Gözlerimiz Yaratıcımızın bize verdiği pek çok nimetten sadece bir tanesi. Acaba sadece gözlerimiz için bile olsa O'na yeteri kadar teşekkür edebiliyor muyuz, ne dersiniz? Bu dikkat çekici soru üzerinde biraz düşünelim mi? Vücut sarayını yaratan Zat, elbette onun gözetleme delikleri olan gözlerimize de koruyucu askerlerini yerleştirmiştir. Alından akıp gelen terlerden muhafaza edilmesi için kaşlarımız vazifelendirilmiştir. ![]() Gözlerimiz Yaratıcımızın bize verdiği pek çok nimetten sadece bir tanesi. Acaba sadece gözlerimiz için bile olsa O'na yeteri kadar teşekkür edebiliyor muyuz, ne dersiniz? Bugün-http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=107949 S-3-Evrendeki mükemmel sistem,düzen,yaşamın varolması-yaşam için gerekli olanların olması,havadaki gaz oranlarından ?insanların yüz,kimlik özelliklerine her şeyin farklı ve sistemli yaratılması ;bize bunları yapanın gücü kuvveti ve bilgisi hakkında neleri düşündürür? Onun bilgisinin ve gücünün sınırsızlığını,hikmetini S-4-?3- İnsan, kemiklerini biraraya toplayamayız mı sanıyor?4- Hayır, onun parmak uçlarını bile yeniden yapılandırmaya gücümüz yeter.(Kıyamet suresi)Ayetlerinden çıkarılabilecek evrensel mesajlar? Yeniden diriliş gerçeği konusunda mesele yere gömülmüş, çürümüş, toprağa karışmış olan insan kemiklerinin nasıl biraraya getirileceği idi. Bunun olabileceğini bir türlü akılları almıyordu. İşte Kur'an bu kuşkuyu, çürümüş insan kemiklerinin biraraya getirilemeyeceğine ilişkin ön yargıyı zihinlerden silmeye çalışıyor. Hayır, onun parmak uçlarını bile yeniden yapılandırmaya gücümüz yeter" diyor. çürümüş kemikleri bir araya bundan daha üst düzeyde, daha karmaşık bir işlemin gerçekleştirileceği gerçeğine, yani parmak uçlarını yeniden yapılandırma, parçalarını yerine koyup onları eski durumlarına getirme öyle ki, parmak uçları bile eksik bırakılmayacaktır; ayrıca organizmanın hiçbir parçasının yeri değiştirilmeyecek, düzenli biçimde yeniden yapılandırılacak; S-5-Allah ın varlığını: hayvanlardaki davranışlar ve özellikler yönünden bakarak örneklerle açıklayınız? (Arının çekirgeyi amacına uygun kullanması,arının bal yapması-dansı-6 gen petek yapması-İnsan daha akıllı olduğu halde hiçbir şey bilmeden dünya ya gelmesi ve öğrenmesi-Hayvanların ise sanki Dünya da kendilerine lazım olacak bilgiyi yüklenmiş olarak doğması:Doğan yavrunun hemen uçabilmesi, B S-6-Hikmet ve irade ne demektir? Hikmet:Bilgi,bilgelik,düzenli,estetik,karışık ama sistemli,yaratmak demektir. Fen bilgileri. S-7-101- O göklerin ve yerin yoktan var edicisidir.(Enam)Bu ayet bize neleri düşündürür? S-8- "47- Göğü gücümüzle biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz."(Zariyat)Ayetinden bu günkü bilimsel bilgiler ışığında neler anlayabiliriz? Evrensel senfoniye hem burada ve hem de başta Allah'ın varlığını ve kuvvetini gösteren delillere yeni bir giriştir. Gök kelimesi ile hangi anlam kastedilirse milyonlarca yıldız kümelerini içeren ve adına galaksi denilen yıldız toplulukları kastedilmiş olsun, ister yıldızların ve gezegenlerin serpili bulunduğu şu uzay boşluklarından herhangi biri kastedilsin, ister "sema. Sayıları milyonu bulan ve akıl almaz kütlelere sahip bulunan bu yıldızlar, engin uzay denizine serpiştirilmiş .Evren in sürekli üflenen bir balon gibi şismesi ve siştikçe gezegen ve yıldızların birbirlerin den uzaklamaşması.Bu gökyüzünün genişlemesini tersine düşünürsek,?Allah yoktan yaratmıştır?ayetini anlarız. S-9- "88- Sen dağları görünce onların yerlerinden hiç kımıldamadıkları sanırsın. Oysa onlar bulutlar gibi hareket ederler. Bu her şeyi özenerek yaratan Allah'ın ustalığıdır. Hiç kuşkusuz O, yaptığınız her şeyden haberdardır?."(Neml)Ayetini bugünkü bilimsel bilgilerimiz ışığında değerlendiriniz? Bu varlık aleminde sanatının eşsizliği, sağlamlığı her şeyde ortaya çıkar. Onda bir açıklık, bir çelişki, bir gedik, bir eksiklik, bir unutma ve bir tutarsızlık bulmak mümkün değil! Düşünebilen insan her biri birer mucize olan O'nun bütün sanat eserleri üzerinde düşünür buna rağmen plan ve hesap dışı bırakılan tek bir boşluğa rastlayamaz. Büyük-küçük değerli-değersiz her sanatında bu özellik vardır. Her şey kendisini izleyen ve inceleyenlerin başlarını döndüren bir plan ve program içinde işlemektedir. Yaratma yasasını bu şekilde eşsiz bir hikmet ve planlama ile gerçekleştirmiştir S-10-?30- Kâfirler, gökler ile yer birbirine yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi görmüyorlar mı? Onlar yine de inanmayacaklar mı?31- Yeryüzü dengede dursun da insanları sarsmasın diye orada köklü dağlar yarattık ve istedikleri yere gidebilsinler diye o dağlarda geçit veren yollar açtık. 32- Göğü dengesizlikten korunmuş bir tavan, bir çatı yaptık. Onlar ise gökteki ayetlere, düşündürücü kanıtlara dönüp bakmıyorlar. 33- Geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratan O'dur. Bunların herbiri kendi yörüngelerinde yüzerler.(Enbiya) Ayetlerinden neler anlaşılır? Bu, gözler önüne serilmiş, evren boyutunda çıkılan bir gezintidir. kalpler evrende yeralan büyük mucizelerden habersizdirler. düşünüldüğü zaman, insan kalbini şaşırtan mucizeler vardır evrende. göklerle yerin bitişikken ayrıldıklarına ilişkin açıklama, üzerinde düşünülmesi gereken. astronomi bilimine ilişkin teoriler, Kur'an-ı Kerim'in bin üçyüz sene önce dile getirdiği. Bugün için geçerli olan teori şudur: Güneş ile onun uyduları sayılan yer ve ayın oluşturduğu güneş sistemi gibi yıldız kümeleri bir kütle halindeydiler. Yeryüzü de güneşin bir parçasıydı. Ondan ayrılmış ve soğumuştur. Bugün geçerlidir, yarın çürütülebilir. kesin olan Kur'an ayetini kesinliği olmayan, Kur'an, Deneysel bir bilim olması için de gelmemiştir. Kur'an hayatın bütününü ele alan bir sistemdir. Aklın kendi sınırları toplumun kendi sınırları .bilimsel ayrıntı sayılan konular çalışma ve hareket etme özgürlüğü sağlandıktan sonra insan aklına bırakılmıştır. Kur'an-ı, zaman zaman evrensel gerçeklere işaret eder: tartışmasız kabul edilmesi gereken gerçek, Kur'an-ı Kerim'in içerdiği gerçeklerdir. Bugün geçerli olan astronomik teori bu Kur'an ayetinin genel ifadelerle dile getirdiği anlamla çelişmiyor! Allah katından geldiğine inandığımız için. kabul ediyoruz. teorilere ya da keşiflere uyduğu için değil. evrende yeralan ilahi sanatın olağanüstülüklerine çevirmekte. olağanüstülüklerin varlıklar alemine serpiştirildiğini gördükleri halde inanmayışlarını ayıplamaktadır. sarsılmaz dağların yeryüzünde dengeyi sağladıkları, böylece yeryüzünü sarsılmadan, çalkalanmadan korudukları . vicdanları uyaran, dengenin sağlanış biçimini bilimsel araştırmalara bırakalım. mesajları ile insanları düşünmeye sevkeden Kur'anın. bu olağanüstü evrende harikalar yaratan yarattıklarını yönlendiren kudret elinin faaliyetlerini izleyelim: Dağların yüksek kısımlarının arasındaki boşluklardan oluşan, yol ve güzergah olarak kullanılan dağların arasındaki geniş yollardan söz edilmesi... Belki kendilerini imana götürecek yolu bulurlar. Dağların arasındaki geniş yollarda yol aldıkları gibi. Gök yüksek olan her şeyi kapsamaktadır. Evrenin bütün ayrıntıları en ince noktasına kadar düzeni sayesinde boşluktan korunmuştur. Gece ve gündüzün dönüşümü, güneş ve ayın hareketleri, hem de bir kez bile şaşmayan bir an bile duraksamayan bu süreklilikle. Evet bunlar üzerinde düşünmek, insan kalbini yasalar sisteminin birliğini, iradenin birliğini, her şeye gücü yeten ve her şeyi yönlendiren yaratıcının birliğini kavramaya iletecek son derece önemli etkenlerdir. S-10-?Dünya nın güneşe olan uzaklığı,eksen eğiminin 23 27? olması,mide,ciğer,yiyeceklerin olması ve canlılarda bunları kullanacak özelliklerin olması tesadüf neden tesadüf olamaz? S-11- Neden Evreni yaratan tek Allah ın olması zorunludur?İki tane olsaydı neler olurdu? S-12-N.Fazıl Kısa kürek in ?Yok u ispat,var ı ispattır?sözünden anladığınızı yazınız? S-13--Kur an ı Kerim neden bilimsel konulardan bahseder? a-Kur an ı Kerim ne coğrafya,ne mat,ne de tarih,ne astronomi,ne biyoloji,ne sosyoloji,ne pskoloji?kitabı değildir ama bu bilimlerin kurallarından genel olarak bahseder;amacı İnsana hedefler koymak,dikkatini çekmek, b-Evreni,düzeni,sistemi düşündürmek bir takım sonuçlara ulaşmak c-Bu evreni fizik sistemi çözmek ve çözülemeyenin varolduğuna inanmak d-Bu varlığın ve fizikötesinin varolduğuna ,gördükleri doğrulardan ulaşmak.gücünü,bilgisini,sanatını,kavradığı O büyük varlığa inanmak ve İbadet etmek. S-14-Allah ın yaratmasının özelliklerini yazınız?Her maddeyi iki Cümle ile açıklayınız? a-Yoktan yaratır b-Varolandan başka bir şey yaratır. C-Var olanı yok ,yok olanı var eder. S-15-11- Gökleri ve yeri yoktan var edendir. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da çiftler yarattı. Bu düzen içinde çoğalmanızı sağlamıştır.(Şura)Ayetinin ifaede ettiği anlamalar? ? İnsanların kişisel ve toplumsal hayatları, geçimleri, yönetimleri, politikaları, ahlak ve davranış kuralları için kendi seçtiği bir hayat sistemi koymuştur. tümünü kapalı hiçbir taraf bırakmamak üzere açıklamıştır. bir meselede görüş ayrılığına düşerlerse Allah'ın hükmü, vahyettiği kitapta mevcuttur. peygamber O'ndan başkasının hükmüne başvurmazken diğer insanlar nasıl oluyor da görüş ayrılığına düştükleri herhangi bir meselede O'ndan başkasının hükmüne başvuruyorlar? Halbuki peygamber, insanların sorunları çözümleyici sözlerine müracaat etmeleri, şurada, burada bir an olsun O'nun yol göstericiliğinden ayrılmamaları açısından herkesten önceliklidir. vicdanında yerleşmesi yolunu aydınlatır, gideceği yolun işaretlerini belirler ve sağa-sola sapmasına engel olur. kuşkular içinde kıvranmasını, ürkek davranmasını, şaşkın şaşkın dolaşmasını önler. Bu durumda mü'min yüce Allah'ın kendisini gözettiğini, koruduğunu, adımlarını bu yöne doğrulttuğunu, ayrıca doğru yol klavuzu Hz. Peygamber'in de Allah'a giden bu yolu izlediğini düşünür. Doğru yol,bu hayat sistemini koyan,ve hayat sistemini bilenin sunduğu önerilerdir. Göklere ve yere egemen olan yasa, onun her birine özgü koyduğu yasalardır. Hayatın ve kulların meseleleri de göklerin ve yerin düzeninin bir parçasıdır. Evreni düzen ve uyum içinde idare eden varlık Akıllı olanında bu uyuma katılmasını özgür iradesiyle istemesini isteyerek Evrenle uyum içinde olmasını sırlarını çözmesini ve mutlu olmasını istemektedir.Uçsuz bucaksız evreni bilen düzenleyen seni de düzenlesin sende böyle düzenli uyumlu mutlu yaşa.Allah ın emirlerine uymak zorundasın Çünkü seni yaratmış,boyunu posunu,kaşını gözünü,aklını kalbini düzenlemiştir,ruh beden vermiştir.. sizin hayatınızın sürmesi için gerekli olan. Hayat için elverişli olan. O bilir. Hayatınızın seçilen yaratılışın temel ilkesine uygun bir çizgi izlemesini O planlamıştır:Evrendeki sistemi yaratmış ve İnsan dışındaki her şeyi isteği ile zorunlu boyun eğdirmiş,düzenlemiş ve düzenini devam ettirmiştir.Bu sistem de uymama özgürlüğü sadece insana verilmiş;Aklını ikna etmek ve isteyerek yönelmesi için İkna edici binlerce kanıt sunulmuştur.Bunlara hala inanmadığında ise en son Çare Gideceği yer ve dünya da çekeceği sıkıntılar için ikaz edilmiştir. S-16-Yaratılmışları gruplandırınız? VARLIK ÂLEMİ diye bölümlenir. GÖRÜNEN GÖRÜNMEYEN İNSAN HAYVAN BİTKİ MELEKLER CİNLER ŞEYTAN UZAY ÂLEMİ S-17-Yaratmayı ilk başlatan da devam ettiren de O dur,Bu iş O na göre çok kolaydır.(Rum 27)Ayetinin İçerdiği anlamlar nelerdir? "bunların tümü düzenleme olmaksızın oluşmaktadır" diyecek akıllı biri de yoktur. İnsanların ölçüsüne göre yoktan var etmek, bozulup dağılanın var edilmesinden daha zordur. Surenin akışı, insan kalbini geniş ufuklarda ve engin ortamlarda gezdirdikten; görünen ve görünmeyen hallerde dolaştırdıktan. S-18-5- Güneşin ve ayın konumları ve hareketleri belirli bir hesaba dayanır.(Rahman) Bu, "Rahman" olan Allah'ın insana yönelik merhametinin somut göstergesi olan en büyük nimettir. Kur'an yanı. O, şu evrenin tüm yasalarının özenli ve eksiksiz bir tercüman; göklerin ve yerin sistemidir. inançlarını, düşüncelerini, değer yargılarını, sosyal sistemlerini, davranışlarını varlık aleminin dayanağı olan değişmez temel üzerine oturturlar. Kur'an, kendisine sarılanların algı organlarını ve duygularını şu güzel evrene açar. Çevrelerindeki her şeye insanlarla iletişim kuran, insanlara sevgi saçan taze bir ruh aşılar. şu gezegen üzerindeki nerede dursalar kendilerini dostlar arasında, cana yakın ahbaplar arasında bulurlar. gökleri, yeryüzünü ve dağları dehşete düşüren yüce "emanet"in taşıyıcıları oldukları bilincini aşılar. İnsanoğlunun sınırlarını bilmediği, uçsuz-bucaksız bir boşluk olarak algıladığı uzayda milyarlarca yıldız vardır. Güneşin hacmi, ısı derecesi, dünyamıza uzaklığı, yörüngesindeki dönüş hızı; bunun yanısıra ayın hacmi, dünyamıza uzaklığı ve yörüngesindeki dönüş hızı, bütün bunlar gerek yeryüzündeki hayata yönelik etkileri. konumları açısından son derece ince ve duyarlı hesapların sağladığı dengelere dayanırlar. gezegenimizi ve üzerindeki hayat olayı yakından ilgilendiren bu hesaplı dengelerinin bazı yönlerinde, Güneşin dünyamıza uzaklığı daha yakın olsa yeryüzü ya yanar, ya erir, ya da uzaya yükselen bir buhar kitlesine dönüşürdü. daha uzakta olsa yerküremiz donar ve üzerindeki hayat ölüme dönüşürdü. Güneşin dünyamıza ulaşan ısısı, onun asıl ısısının iki milyonda biri kadardır.,Yeryüzündeki hayatın sürmesi için. ay şimdikinden daha büyük olsaydı, denizlerde. gel-git, yol açacağı su yükselmeleri yeryüzünü ve üzerindeki boğardı. dönüşünün dengesi açısından hesaplı ve ölçülüdür. uçsuz-bucaksız uzay boşluğunda hiçbir yıldızın yörüngesi kıl ucu kadar bile sapma göstermez. "Göklerdeki ve yerdeki tüm varlıkların ve havada süzülen kuşların Allah'ı noksanlıklardan tenzih ettiklerini görmüyor musun?(Nur 41) "Bitkiler ve ağaçlar O'nun buyruğuna boyun eğerler." (Rahman suresi, 6) "Yedi kat gök, yer ve buralardaki varlıkların tümü(İsra44) S-19-?Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu.8. Sakın dengeyi bozmayın.(Rahman7-8)Ayeti neleri anlatmak istemiştir? insan kalbini gaflet uykusundan uyandırmak, kanıksamanın duyarsızlığından uzaklaştırmak, şu evrende egemen olan uyuma ve güzelliğe dikkatini çekmek, onu yoktan varederek çarpıcı güzelliklerle bezeyen "güçlü el"i tanımaya özendirmektir. 'bakışlarını yükseklere, şu görkemli ve yüce uzaya yöneltir. S-20-78- Gözü, kulakları ve gönülleri yaratıp size veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz! 80- Sizi yaratan ve öldüren O'dur. Gecenin ve gündüzün birbirini izlemesi O'nun uygulamasıdır. Hiç düşünmeyecek misiniz?(Mü?minun 78) Şayet insan, kendi yaratılışını, organik yapısını, kendisine verilen duyu ve organları, bahşedilen yetenek ve güdüleri gereği gibi inceleyip düşünecek olursa, kesinlikle Allah'ı bulur. Örneğin sadece şu kulak, nasıl çalışır? Sesleri nasıl algılar ve nasıl ayırır birbirinden? Sonra şu göz kendi kendine nasıl görür? Işıklar ve şekilleri nasıl algılar? Sonra şu kalp denen şey nedir? Nasıl kavrar? Eşyayı, şekilleri, anlamları, değerleri, duygu ve düşünceleri nasıl değerlendirir? duyu ve güçlerin özelliklerini, çalışma şekillerini öğrenmek insanlık aleminde mucize düzeyinde bir keşif. insanın içinde yaşadığı evrenin özellikleriyle bu tarzda bir ahenk nasıl oluşmuştur. Bu ahenk öylesine ince planlanmış ki, biri bozulacak olursa duyu ve organlar arasındaki bağ kopacaktır. Kulak hiçbir sesi, göz hiçbir ışığı algılayamayacaktır. her şeyi düzenleyip yönlendiren güç, yaşadığı evrenin yapısı arasında bir ahenk. "Ne kadar az şükrediyorsunuz.O'na kulluk etmekle somutlaşır. sanatındaki izler O'nun birliğine şahitlik etmektedir. her hareketinde, her zevkinde Allah'ı düşünmesi, O'na şükretmesi şartıyla. "Gecenin ve gündüzün birbirini izlemesi O'nun uygulamasıdır." gece ile gündüzünardından geçip gitmesini yönlendiren O`dur. Canlı bir varlıktan hayat unsurunu çekip çıkardığı zaman, bedeni sönüp hareketsiz kaldığı gibi, yeryüzünden aydınlığı giderip sönük ve hareketsiz kalmasını da gerçekleştirir. "Hiç düşünmeyecek misiniz?" Bütün bunları planlayan yaratıcıya, hayat ve evreni yönlendirme işine tek başına sahip olan ortaksız hükümrana şahitlik eden bunca kanıtı düşünüp kavramıyor musunuz? Kendilerine sunulan bunca kanıttan ve ayetten sonra, ölümden sonra diriliş ve hesaplaşma konusunda neler söylediklerini. S-21-58- Sen ölümsüz, diri olan Rabb'ine güven;(Furkan) Allah'ın dışındaki herşey ölüdür. Sonunda ölümsüz olan Allah'tan başka hiç birşey kalmaz. Eninde sonunda hayattan ayrılacak olan bir ölümlüye dayanıp güvenmek, yıkılmaya yüz tutmuş bir duvara dayanmak, az sonra kaybolacak bir gölgeye sığınmak gibidir. Bu yüzden diri olan ve kesinlikle yok olmayan Allah`a güvenilir. sayısız nimetler' veren, onlara bol bağışta bulunan. S-22-Esma ül Hüsna Ne demektir?Muhyi,Hay,Muhyi,Rezzak,Kayyum? S-23-?Eğer kullarım sana benden sorarlarsa onlara de ki; ben kendilerine yakınım, bana dua edenin duasını, dua edince, kabul ederim. O halde onlar da benim çağrıma olumlu karşılık vererek bana iman etsinler ki, doğru yolu bulsunlar.(Bakara 186) Ne büyük bir incelik, ne güçlü bir şefkat, ne büyük bir muhabbet ve ne şaşırtıcı bir canayakınlık, değil mi? Gerek orucun ve gerekse diğer herhangi bir dini yükümlülüğün meşakkati bu sevginin, bu yakınlığın ve sevecenliğin gölgesi altında nerede kalır, "Kullarım" diyerek onları kendine izafe ediyor. Bunların yanısıra "Onların duasını işitirim" demiyor, bunun yerine "Bana dua edenin duasını dua edince, kabul ederim" diyerek duanın kabul edilmesi işlemini önplâna geçiriyor. Allah'a dua etmeliler, ama dualarının hemencecik kabul edilmesini beklemeleri, bu konuda aceleci davranmaları da doğru değildir. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar karara bağlamış olan Allah onların dualarını kabul edeceği en uygun zamanı kendilerinden daha iyi bilir. S-24-? Göklerin ve yerin egemenliği Allah'ın tekelindedir. Can veren de öldüren de O'dur. Sizin Allah'dan başka bir dostunuz, dayanağınız ve yardım edeniniz yoktur.(Tövbe 116) İnanç bağı kesildiği zaman diğer tüm yakınlıklar kökünden kesilir. soy bağı etrafında birleşmenin, evlilik, Irk birliği, Can ve mal, gökler ve yer, hayat ve ölüm, dostluk ve yardım, bütün bunlar Allah'ın tekelindedir, S-24-Sizce Evrendeki yaşamın sadece dünya da varolması ve şartların yaşam için olması gereken hassas değerde olması ,tesadüfen olabilir mi?Neler olmazsa yaşam sona erer? S-25-? Yeryüzündeki bütün canlı türlerinin beslenmelerini ve geçinmelerini sağlamak Allah'ın garantisi altındadır. O, onların ilk barınma yerleri ile geçiş yerlerini bilir. Bütün bunlar açık bir kitapta yazılıdır. "(Hud 6) Allah'ın geniş kapsamlı ve ürkütücü bilgisini tasvir eden başka bir tablo. kımıldayan'tüm canlıları düşünelim. Tüm insanlar, hayvanlar, sürüngenler ve böcekler. Yeryüzünün yüzeyini dolduran, toprağın derinliklerinde yaşayan, yerin gizli dehlizlerinde ve labirentlerinde saklanan bütün bu canlı türlerini hayalinizden geçiriniz. Bunlar ne sayılabilirler ve ne de istatistikleri tutulabilir. Ama onların tümüne ilişkin bilgi, yüce Allah'ın katında olduğu gibi, hepsinin beslenmesi, geçimlerinin sağlanması da yüce Allah'ın garantisi altındadır. O onların nerelerde barındıklarını, nerelerde saklandıklarını, nerelerden gelip nerelere gittiklerini bilir. Bu tablo, O'nun yaratıklara ilişkin bilgisini akıl almaz ayrıntılar düzeyinde canlandıran bir tablodur. İnsan bu tabloyu, insana özgü hayalı ile tasavvur etmeye kalkışınca ürpertiye kapılır, dehşetten tüyleri diken diken olur. Allah bu yaratıkları sadece bilmekle yetinmiyor, korkunç kalabalık içindeki her canlı tekinin beslenmesini, Yeryüzünü bütün bu canlıların ihtiyaçlarını karşılayabilecek imkânlarla donatmış, ayrıca bu canlıları sözkonusu imkânlardan çeşitli biçimlerde yararlanarak besinlerini sağlayacak yetenekte yaratmıştır. Pire ve sivrisinek. insanı, onu yeryüzündeki halifesi, temsilcisi olarak ortaya çıkardı. Ona analiz ve sentez yapabilme yeteneği, üretme ve kalkınma gücü, yeryüzünü değiştirebilme ve sosyal hayatın şartlarını geliştirme yeteneği bağışladı. Bu rızık çalışmaya bağlı. ferdin ne yanlış davranışı ve ne de tembelliği onun kaybedilmesine. evrensel yasal sisteminin bir parçası saydığı sebeplerin. yetenekleri ve enerjileri. rızık bu evrenin çeşitli yerlerinde saklıdır. Yüce Allah'ın evrensel yasaları uyarınca emek harcanarak üretilmesi, kullanılır hale getirilmesi planlanmıştır. Hiç kimse boş oturup bu rızkın kendiliğinden ayağına gelmesini beklememelidir. Herkes biliyor ki, gökten ne altın ve ne de gümüş yağar. Fakat gökler ve yeryüzü bütün canlılara yetecek miktardaki besin kaynaklarını yapılarında taşırlar. kaynaklarının peşinden koştukları taktirde, hiç kimse eli boş dönmez, emeği havaya gitmez, rızkının uzağına düşmez. S-26-evrende İnsanlar için yeteri kadar yiyecek var mıdır?Fakirliğin sebebi kader midir? S-27-Allah Evreni yaratıp kendi haline bıraksaydı;Bunca birbirine girmiş ama düzenli işleyen yapıda ne gibi sonuçlar ortaya çıkardı? Yaratılan bütün varlıklar,yaratılışlarının gereğini amacını yerine getirmesini sağlamak için Allah devamlı kontrol altında tutar.Her şey belirlenmiş amaca uygun varlığını devam ettirir.Allah evreni gözetmeseydi,denge olmaz,her şey birbirine girerdi.Trafikteki ışık lambalarından daha kapsamlı bir şey? S-28-Esma ül Hüsna:Rakip,Basir,Alim,Hafız,Mühey min? S-29-?dalından düşen her yaprak, yerin karanlık derinliklerindeki her tane, yaş-kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.?(Enam 59) Allah'ın kapsamlı, her şeyi kuşatıcı ilminin bir tablosudur. yerde ve gökte, karada ve denizde, yerin altında ve gök tabakalarında diri, ölü, kuru ve yaş hersey. İnsan hayalı, görünen ve görünmeyen aleme kanatlanıyor. karanın bilinmezliklerinde, denizin dipsiz derinliklerinde dolanıp duruyor insan hayalı. Yeryüzünün tüm ağaçlarından kopan sayısız yaprakları izliyor. Orada, burada ve şuracıkta kopan her yaprağı görmektedir. hiçbir tane Allah'ın gözünden kaçmaz. Zamanın boyutlarına, mekânın ufuklarına, görülen ve görülmeyenin, bilinen ve bilinmeyenin derinliklerine yapılan bir gezintidir. Hayal, bu gezintiyi tüm boyutlarıyla düşünmekten aciz kalıyor. bu sözü bir insanın söyleyemeyeceğini, toprağın karanlığında gizlenmiş her taneyi izleme konusu insan aklının ilgilenebileceği, Yaş, kuru her şeyin sayısını bilen ve bundan söz eden ancak yüce yaratıcıdır. korunmuş bir kütükte kaydedilmiş olmasını düşünmez. Bu konuda küçük de büyük gibidir. Örtülü olanla, açıkta olan fark etmez. Bilinmezle bilinen, uzakla yakın hep aynıdır. bilinmez-bilinen ve uzak-yakın her şeyle. Dipten yüzeye, gizlilikten. Şu uyum ve güzelliği var eden kimdir?, S-30-İhsan nedir?(S-16 Tartışalım) S-31-İnsanın gözetildiğini ve yaptıklarının kaydedildiğini bilmesi Onun davranışları üzerinde nasıl etki eder,Müslümanların bu doğrultuda davranması ;kişide ve toplumda nasıl etki eder,Nasıl değişimler olur?Görüldüğüne inanmayan ve böyle davranmayanların toplumda yaptıkları nelerdir?Bütün Müslümanlar böyle davransa nasıl toplum olur,Davranılmaması ile Müslümanlık arasındaki bağ? Günah olan şeyler zararlı-kötü-çirkin şeylerdir.Müslüman da İnandığı gibi davranandır.bu toplumda güzellikler ve güzelden başka davranışlar olmaz.Bu düşünce insana huzur verir.Gözetildiğini bilen,cesur olur,kendine güveni gelir.zorluklar karşısında ümitsizliğe düşmez.Olumlu enerji kazanır,pozitif insan olur. S-32-Hz.Ömer döneminde Yaşanmış olan?Allah da mı uyuyor?hikayesini anlatınız?Bu düşüncenin topluma yansıması nasıl olur?Böyle davranıldığında veya davranılmadığında neler olur? S-33-- Hiç kuşkusuz Allah, göklerin ve yeryüzünün "gayb "ını bilir. O kalplerin özünü bilir.(Fatır 38) S-34-"Eğer Allah insanların davranışlarının cezasını hemen verseydi, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı." S-35-? Gördün mü şu men edeni.10- Namaz kılarken bir kulu. 14- O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu?(Alak) Bu çirkin işi gördün mü sen? Bu çirkin işi yapılırken gördün mü? iğrençliğe iğrençlik katılırken gördün mü sen? Çirkinliğe çirkinlik eklenirken gördün mü? Bir düşün bakalım ne dersin şu namaz kılan ve onun namaz kılmasını engellemek için karşısına dikilen kimse, "O Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu?" mü'min kulun namaz kılmasını engellerken onu görmektedir. Görüyor ve bu görmenin elbette bir sonu vardır. DUA S-36-12- İnsanın başına bir sıkıntı gelince yatarken, otururken ve ayaktayken bize yalvarır. Fakat sıkıntısını giderdiğimizde başına gelen sıkıntıdan dolay bize hiç yalvarmamış gibi olur. işte ölçüyü aşanlara, işledikleri kötülükler böylesine güzel gösterildi.(Yunus) gözlemlenebilen bir insan tipinin örneği. sağlığı yerindeyken, durumu müsait iken hayatın akışına kendisini kaptırır; hata eder, günah işler, azar ve ölçüleri çiğner. hiç kimse güçlü ve kuvvetli iken, ilerde güçsüz ve zayıf düşeceğini hatırına getirmez. Bolluk zamanı insana çok şey unutturur. Kendini zengin görmek insanı azdırır... Sonra kendisini kıskıvrak yakalayan bela ile bir de bakarsınız ki, boynu bükük, korkak bir zavallı olmuştur. Birden bol bol dua etmeye, uzun uzun niyazlarda bulunmaya başlar. Bu zor şartlar karşısında bunalır, refahın çarçabuk gelmesini diler... Duası kabul edildiğinde, felâketten kurtulduğunda artık bir daha geriye bakmaz, "Yatarken, otururken ve ayaktayken bize yalvarır." Fren tanımadan, engel tanımadan ve hiçbir şeye aldırmadan hayatın akışına kaptırır kendisini! kurtuluncaya kadar hatırladıktan hemen sonra yoluna devam etme ve "geçip-gitme" karakteri... "Nasıl davranacağınızı görelim diye." ilahi kontrol ve ahirette hesap verme düşüncesini Eskiden stres kim biz kimdik. Ne oldu da böyle olduk? Çok net bir cevabı var: Kaygılarımızı ,Çıkarlarımızı,Başarıyı,eşleirmizi,çocuklarımızı arabalarımızı“din” edindik. “Din”=”yaşam programı”dır. Hangi programı yüklenirsek, farkında olmadan o program bizim dinimiz olmuş olur. Tüm hayatımızı bu program belirler. İşlerimizi güçlerimizi, eve gidip gelme saatlerimizi, uyku vakitlerimizi ve gelecek beklentilerimizi hep o program dahilinde yaşamaya başlarız. “Dinim=İslam” diyebilmemiz için Kur’an-ı Kerim”i yaşam programı olarak hayatımıza geçirmemiz, hele de cenneti umuyorsak, Allah’ın izniyle yürüyen birer Kur”an olmamız gerekmez mi? Ama ben -kendimi de işin içine katayım da kızıp kırılanlar olmasın- kendim dahil etrafta yürüyen Kur’anlar göremiyorum. İslam olduğunu iddia eden insanlar görüyorum ama yaşam programı olarak Kur’an’ı kuşanmış insanlar göremiyorum. Dizi filmleri kuşanmış, çocukların okul/dershanelerini kuşanmış, iş yerlerinde sabahlamayı kuşanmış, sözüm ona önemli toplantılarda koşuşturmayı bahane ederek evini evladını ihmal etmeyi kuşanmış, çocuklarına birer daire bırakmak için koca ömrünü sefalet içinde yaşamayı kuşanmış insanlar görüyorum! Ama yaşayan Kur’an’lar göremiyorum. Gözlerim bozuk gerçi… gözlük takmayı sevmiyorum… sorun bende de olabilir… Peki stres bunun neresinde? Hemen söyleyeyim… Din bir yaşam programıysa ve bizler günlük heva/heveslerimizi din haline getirirsek kaygılarımız artmaya başlıyor. Kimimizin dini alacağı evi oluyor, kimimizin çocuğunun geleceği yüksek mertebe(!), kimimizin kazanacağı ihale, kimimizin gösteriş, kimimizin zenginlik, kimimizin başka bir sürü şey. Örnekleri ne kadar çok artırırsak artıralım dönüp dolaşıp aynı kaynağa indirgenebiliyor: Kaygılarımızı din edindiğimiz gerçeği! Çok ilginçtir ama biz Müslümanlarda bir gelecek kaygısıdır almış başını gidiyor. Oysa rızkımızın Allah katında teminat altında olduğunu bilsek, şartlar ne olursa olsun rızkımızın devam edeceğini bilsek, rızkımız kesilirse eğer zaten ölüm bizi yakalayacaktır gerçeğini içimize sindirebilsek, gelecek kaygılarımızı din edinmekten vazgeçebiliriz. Başlangıçta hep masumdur kaygılar çünkü. Safça duygularla girer hayatımıza. Hastanede bebeğimizi kucağımıza aldığımız ilk gün onun için her şeyin en iyisini, en güzelini dilemeye başlarız. Bu dilekler zamanla hangi iyi mesleği, hangi iyi kazancı hangi emniyetli geleceği olacağını düşünmeye kadar gider. Hatta mümkünse evleneceği kişiye bile biz karar vermek isteriz. Bu düşünceler öylesine kemirmeye başlar ki beynimizi, ilkokul birinci sınıfa gittiğinde sınıfta üç öğrenci okumaya geçse, bizimki dünyanın en aptal çocuğuymuş da hala okuyamamış gibi bir paniğe kapılırız. . Bu haber 9182 defa okunmuştur.
|
GALERİSİTE İSTATİSTİKLERİ
|
|||||||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |